14 Haziran 2017 Çarşamba

Otobüs 76O

Otobüs 76O
Sefaköyden iki çocuk bindi zannedersem orta kapıdan, şoföre gözükmeden arkaya kadar geldiler. Genç bir kızın yanına iliştiler genç kızı rahatsız etmemeye çalışarak. Tek kelime konuşmadılar, anlayamadım milletlerini ki bir önemi de yoktu zaten.
Genç kızın elindeki akıllı telefona bir süre gözleri takıldı sonra kaydı ikisinin de gözleri;
Hayatın erken yorduğu küçük vücutlardan önce kız olan genç kıza yaslanıp uyudu sonra da erkek olanın düştü kafası, kucağında bir poşet dolusu kağıt mendille. Hani çok yorgun olduğumuzda yer seçmeden uyuruz ya ağzımızın kenarından da salya akar ya bir taraftan, işte öyle daldı uykuya...
Genç kız tiksinir de kolunu çeker mi diye baktım hiç rahatsız olmadı, kolunu da çekmedi, bir an tebrik etmek geldi içimden hem kendisini hem ailesini hatta 'ya ablacım telefonunu ver de şu çocuklarla bi fotoğrafınızı çekeyim belki de dünyada en merhametli olabileceğin anı yaşıyondur şu an' demek istedim, ama malum tip kayık amk 'kim la bu kapkaçcı mı' diye düşünebilir zira ortam göt olmuş.
Yanımdaki gençlere takıldı kulağım birisi 'biz de ayakkabı beğenmiyoruz' deyince erkek çocuğun daha bu yaşta nasırlaşmış ayaklarında ayakkabılarının da olmadığını farkettim. Bizim ayakkabılarımız var ama çok şeyimiz eksik, onun belki de sadece ayakkabısı yok kimbilir?
Acımak insani bir duygu muydu?
Hayat acımıyorsa insana acımak düşer miydi?
Başkasına merhamet etmek ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki ne kendimizi bu kadar büyük ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.
diye okumuştum bir kitapta... https://www.instagram.com/p/BUzz3QJAvT7/ 

11 Haziran 2017 Pazar

İlişkilerin Sahteliği ve Evlilik


                      Tam evlenmek üzereydik, ve birden ilişkimizin baştan aşağı bir düğün organizasyonuna dönüştüğünü farkettim. En küçük detayı bile takıntı haline getiriyorsunuz. İnanın düğün davetiyesinin kalınlığı bile aranızda mesele oluyor çünkü; konuşacağınız başka bir konu yok, varsa yoksa bu düğün töreni.

İlişkilerin Sahteliği

Diyelim ki tiyatroya gittiniz, dünyanın parasını harcayıp hayatınızın en sıkıcı gecelerinden birini geçiriyorsunuz. Biri size 'iyi zaman geçirdiniz mi?' diye sorduğunda da ikinizde evet diyorsunuz, evet harikaydı! Ne kadar fazla para harcarsanız o kadar fazla eğlendiğinizi söylüyorsunuz çünkü; siz bir çiftsiniz ve birbirinizle olmaktan mutlu olmanız gerekiyor. Gerçek düşünceleriniz paylaşabileceğiniz bir başkasını asla hayatınıza sokmuyorsunuz ve bu kısır döngü devam edip duruyor.
Ne kadar hoş öyle değil mi?

Peki O'nu Hiç Sevdiniz mi?

Birbirimizden çok hoşlandığımızı söyleyebilirim. Bence olan biten buydu. İlk anlar nasıldır bilirsiniz değil mi? Kendinizi bir alet kutusunda birbirine çok iyi uyan iki alet gibi hissedersiniz, ama ilişkinin devamında 'Sen yat canım ben biraz televizyon seyredip geleceğim' demeye başlarsınız ve birden kendinizi eski ilişkilerinizde yaşadığınız ateşli anları izlerken bulursunuz öyle değil mi? Şunu demek istiyorum; 'üst katta güzel bir kadın benimle sevişmek için bekliyor, yatağa uzanmış benim yanına gelmemi bekliyor' peki ben napıyorum? Alt katta oturmuş biz zamanlar bir barda tanıştığım ateşli bir hatunla yaşadığım ateşli anları tekrar tekrar izleyip kendimi tatmin ediyorum. Düşünebiliyor musunuz? Hadi ama biraz dürüst olun; 'hangimiz ara sıra geçmişte yaşadığımız en güzel anları izleyip o duyguları yeniden tatmadık ki'?

Geçmişi Hatırlamayan Zihinler Mutluluk Verir mi?

Tek eşliyimidir! Şu an için elimdeki starbucks fincanına sadığım. 

Kadın
Somut delilleriniz olmadıkça sizi aldatmaya, size yalan söylemeye meyillidirler. Yıllar önce tespit ettiğim gibi 'Asil kadın ama neitcede sadece bir kadın'. İlk yargı tüm cinsiyetler için geçerli midir yoksa sadece kadına mı özgüdür, yoksa Schopenhauer'in dediği gibi 'Kadınlar aptal varlıklar mıydı?' Eğer öyleyse neden insanın kendisiyle savaşmasına sebep olan şey bir kadın? Ayaklarınızın yere değmesi ne kadar uzun sürerse ilerdeki yaşantınızda daha fazla hata yapmanız, yalan söylemeniz daha olasıdır. 'Utanç' geçmişte kaldı diyerek kapatılmaz. Utanç bir insanın yıllar boyu bilinçaltında sakladığı en değerli hazinesidir. Bu onun insan olduğunu, aciz olduğunu unutturmayacak bir hazinedir.

Söylenmeyen herşey Yalan demek midir?

(Black Mirror 1-3 den esinlenilmiştir)


















25 Mayıs 2017 Perşembe

sadece sevsin...

25/05/2017
İnsan sevdiğini olduğu gibi sever, olmasını istediği gibi değil, demiş Tolstoy!
Buna karşıyım ben, asıl olmasını istediğimiz gibi seviyoruz bizi sevsin istiyoruz. Intihar etsin, ölsün, ardında mektup bırakıp ölümünden bizi sorumlu tutsun, ömür boyu ifadeye gidelim, mahkemelerde sürünelim,sevdiğini, sevildiğimizi bilelim zafer kazanalım sonra ölsün bana ne...

gözyaşlarımızın artık akmadığını öğrendiğimiz gün yaşamaya başladığımızı anlarız aslında... 

25/07/2018
bir sene önce yazmışım hatta daha fazla...
bu geçen zaman içinde sizde 'Seni Seviyorum'ları hep duydunuz, ailenizden, flörtünüzden, 'sexbody'inizden, eşinizden ama bir yarar sağlayamadınız yarar dediğim hemen para gelmesin akla, severken ''birbirinin karasularına girmemek''ten bahsediyorum. Sıradan birisinin sizi sevdiğine inanmanız için o sıradan birinden ne beklerdiniz; sizi pahalı mekanlara götürmesini mi, pahalı hediyeler almasını mı, sizi sürprizlere boğmasını mı, veya garanticiyseniz iyi bir banka hesabı mı? Siz daha sizin neyin mutlu edeceğini kararlaştıramamışken, ne aradığınızı bilmeden yol çıktığınız için bu sorunun cevabını da bilmiyorsunuz ama bunu itiraf etmekten korkarsını ki şimdi bu konu ile ilgili sokağa çıksak ki çıkmış adamlar görüyorsunuz; (https://www.youtube.com/watch?v=PfHHk4z_ILo) sizde böyle saçma sapan ve geçici şeylerde bahsedeceksiniz. 
Bu soruya verebileceğiniz bir cevap yok boşuna düşünmeyin. Aşk mı Para mı siz bu ikilemden kurtulmaya çalışın ikisi de bi boka yaramaz. Aşk mı dediniz İnsanın seks yapma dürtüsüyle alakalı, para yine insanın seks dürtülerinin aracı. Elbette seksi kötülemiyoruz ama çoğunuzun mutluluğunun kaynağı yine birçoğunuzun tabu gördüğü seks. 


16 Mayıs 2017 Salı

Kargalar Ateş Yakabilseydi Bizde mi Ölülerimizi Yakacaktık?

              



             Herşey yaklaşık 2 hafta önce arkadaşıma hal hatır sormamla 'ya pencere önüne de karga yuva yapmış, bozmaya da kıyamadım. yazın pencereyi de açamıycam yandım ben bu yaz' diye sitemiyle başladı belki de bu duyduğum en duyarlı sitemdi ve ilginçti bunu söyleyen nasıl ki kuş türlerinin zekisi kargaysa karga yine hata yapmamıştı. Zeki bir adamın penceresinin önüydü yuvasını kurduğu yer. Bunu bir şekilde bilinçaltıma ittim, tarih geldi anneler gününeee, karga belgeselinden dur bir iki kayıt, bir iki belgeselci kanala mail vb. patladı o gün anneler günü mesajı ''1 hafta önce penceremin önüne yuva yapan kargaya kıyamadım, şimdi o da anne daha 4 günlük. Resmini çekerdim ama beni görürse bir daha yuvaya gelmez diye ona da cesaretim yok, annesiz çocukları görüyoruz sonuçta ya da profesyonel makinalarımız yok. eğitim yardımın da bulunur musunuz annesiz büyüyen çocuklar derneğine varsa tabi. eğer kazanıyorsanız reklamdan. ne var yani  bunu yapsanız anneler günü aşkına. twitter da bunu yanınlasa 140 karakter kuralını bir kere bozsa'' herkese giydirdik burda herkese serpiştirdik.

Kargaların kuluçka süreleri 18 gün olup yuvadaki yumurta adedi 4-6 arasındadır bizimkinin resimde 4 yumurtası olduğu göüzüküyor ama tam 6 tane yavrumuz var.





bir karganın dişi mi erkek mi olduğunu sadece dış görünüşüne göre bakarak söylemeyeyiz. DNA, kan testi cinsiyeti belirler. kapitalist sisteme para kazandıracak bir canlı olsaydı eğer karga, emin olun daha açılmamış yavruların göz kapaklarından bile anlarlardı kargaların cinsiyetlerini


Kargaların zeki hayvan olduklarını hepimiz biliriz. Nasıl zeki peki?



        2013 yılında yapılan bir araştırma, kargaların beynindeki bir bölümün insanların beynindeki prefrontal korteksle -beyinde düşünmenin büyük oranda gerçekleştiği ve yüksek zeka seviyesinin kaynaklandığı yer- kıyaslanabileceğini ortaya koydu. Kargalar gelişmiş bir hippocampuse sahiptir - beynin hafızadan sorumlu kısmı- ve kargalar, hem tehditkâr hem de tehditkâr olmayan çok sayıda bireyi hatırlayabilir. Eğer bir tehdidi hatırlarsalar büyük ihtimal bu tehdit, onların mahallesine geldiğinde onu unutmayacaklardır.

Kargalar, ölü bir karganın etrafında toplandığında, bu ölümün çevrelerindeki bir tehditten dolayı olup olmadığını anlamaya çalışırlar. Kargalar, sürülerindeki ölümlerden ders çıkarırlar.


Kargalar inanılmaz derecede zeki kuşlardır. Bütün kozmopolit kargagil ailesi en zeki hayvanlar arasında gösteriliyor. Kargalar mükemmel problem çözücülerdir; kendi aletlerini yapabilirler ve onları kullanabilirler. Bunun yanında karmaşık bir sosyal yapıları vardır.


Karga sürülerinin duygusal zekâlarının seviyesinin merak edildiği ve 2 yıl süren deney boyunca, Washington eyaletindeki 100 bölgede, kargalar için yiyecek bırakıldı. Beslenmelerine izin vermeden önce 25 tane gönüllü insana -sıklıkla yer değiştirtilen- yüz ifadelerini maske ile gizlemeleri ve yiyeceğin yanında durmaları söylendi. 
Bu sürekli değişimin amacı her biri her seferinde yeni bir tehdit potansiyelini temsil eden belirli bireylerin davranışlarını kargaların hatırlayıp hatırlamayacağını anlamaktı. -eğer rahatsız edici maskeler zaten yeterince ürkünç değil ise tabi ki-. Gönüllülerden, doldurulmuş ölü bir kuşu ellerinde tutmaları istendi. Bu kuşlar güvercin, karga ya da karga avcısı kırmızı kuyruklu doğan gibi bir kuş idi. Kontrol olarak ise bazı gönüllülere ellerinde ölü bir şey olmadan durmaları için talimat verildi. Bazı şanslı kargalara ise etrafta ürkütücü insanlar olmadan veya ölü kuşlar olmadan yemeklerinin tadını çıkarması için izin verildi. 



Ne zaman ki ölü kuş, maskeli bir erkek ya da kadın tarafından kullanılsa, kargalar diğer kargalara ötmeye- özellikle alanda bir tehlike olduğunu bildirmek için- başladılar. Bu süreç "ötme" olarak biliniyor. Tahmin ettiğiniz gibi karga ve kırmızı kuyruklu doğan kombinasyonu en yoğun ötmeyi üretti.


bu arada allaha bir kez daha iman ettim sen bizi bağışla yarabbi. 
kargamıza çok iyi bakıyoruz gece yumurtalarını rahat görsün diye onu ürkütmeyecek bir şekilde ışıklandırıyoruz yuvayı üstte görüldüğü gibi. Belki de bu ışığa borçluyuz yuvadaki yumurta adedinin maximum sayıda olmasını, ışık romantik ve seksi..

Ayrıca kargalar kendi türlerine, diğer kuş kuzenlerinin kendi türlerine gösterdiğinden daha fazla ilgi gösterirler. Elinde ölü bir güvercin tutan maskeli insan daha az paniğe, daha az ötmeye neden oldu. Yani daha fazla mahalle gözetlemesine de diyebiliriz. 
Karga sürüsü, elinde herhangi bir türden ölü karga tutan -özellikle yanında bir doğan durduğunda - maskeli insanla temas kurduğunda, o insan elinde ölü bir karga olmasa bile altı haftaya kadar sürü tarafından tehdit olarak görüldü. 



Kargalar, sürülerindeki ölümlerden ders çıkarırlar.


misafirimizi ürkütmeden (maç izlerken ) :) kaydettiğimiz bir video Halojen

Kargalar ateş yakabilseydi ölülerimizi yakacak mıydık?

   Habil ile kabilin hikayesi, kutsal kitapta insanı en çok etkileyen hikayelerden biri. Dünyada ilk insan ölümünü anlatıyor. Aynı zamanda ilk cinayet. Bir kardeş diğerini öldürüyor. Tanrının bir kardeşi diğer kardeşe tercih etmesi. Her şey Tanrının Adem ile Havva’yı cennetten kovması ve onların iki çocuk yapmasıyla başlar. İlk doğan çocukları Kabil, çiftçi oluyor. Genç kardeşi ise bir çoban. İki kardeşte şükrediyor. İki kardeşte adaklarını sunuyorlar. Kabil kendi ekinleriyle tanrıya ulaşmaya çalışıyor, Habil ise, Tanrı adına kendi sürüsünden ilk doğan kuzuyu kurban ediyor. Tanrı Habil’in adağını kabul ediyor. Görünür bir sebebi olmadan Kabili’in adağını red ediyor  Kabil daha başarılı olan kardeşini kıskanıyor. Bunun üzerine Kabil kardeşine kızıyor ve saldırıyor, sonra öldürüyor. İncil’de Kabilin kardeşini öldürmesiyle Tanrı tarafından lanetlendiğini anlatılıyor. Onu sonsuza kadar yuvasından kovuyor ve dünyada yalnız başına dolaşmaya mahkum ediyor. En sonunda Kabil Cennet bahçesinin doğusundaki Nod ülkesine yolculuk ediyor.  Bir daha yuvasına asla dönmüyor.
       Habil, temiz bir kalbe sahip olup, Kabil ise, şeytani duygulara sahip olduğundan  tanrı tarafından dışlanmıştır.  Kabil’in Habil’e kini ise; kız kardeşi ile evlenmek istemesi. Aslında kardeşini örnek alacağı yerde ona kin beslemiştir. Kardeşini öldürmesini ise; içindeki şeytan söylemiştir. Ölüm kavramını ona tanıtmıştır. Şeytan Kabil’e şeytani düşüncesini yaptırdıktan sonra Havva’ya oğlu Habil’in öldüğünü söylemiştir. Havva ölümün ne olduğunu şeytana sormuştur. Şeytan ise ölümü; bir daha yemek yememek, yaşamamak birlikte olamamak diye tanımlamıştır. Bunun üzerine Havva feryat ederek ağlamaya başlamıştır. Yeryüzünde ilk keder, göz yaşı bu hikaye ile başlamıştır. Kabil Habil’i öldürdükten sonra ne yapacağını bilemez ve o sırada bir karganın ölü bir  başka kargayı gömdüğüne şahit olur, bu yüzden Habil'i Tanrıdan saklamak için toprağa gömer. Karga her ne kadar düşünebilse de günümüze kadar ateş yakamamıştır. Kabil, Habil’i sadece öldürmekle kalmayıp, bir dünyayı da yok etmiştir. Çünkü Habil’in soyuna da son verilmiştir. Kabil’in kız kardeşi ile evlendiği, bir oğul sahibi olduğu, bir şehir kurduğu ve medeniyetin ışığını yaktığı belirtiliyor. Habil ile Kabil’in hikayesi günümüz için büyük bir önem taşır. Çünkü ilk keder, ilk acı, ilk bağışlama günümüze kadar ulaşmıştır. 

Kuran-Kerim

Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermesi için yeri deşen bir karga gönderdi. O: «Eyvah, şu karga olup da kardeşimin cesedini gömemedim ha!» dedi ve artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu. (Kur-an 5/31)

2 Haziran 2017 tarihinde ilk yavru dünyaya geldi







Dünyaya gelen yavrulardan en fazla en fazla bir  yada iki tanesi hayatta kalırmış yuvada ölen yavruları da ebeveyn kargalar yuvadan aşağı atarmış.

Bizde şu an 3 tane yavru var;